Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32
londradan misafirler – Veeee FİNAL
“Bakın ata bindiniz, yoruldunuz, hava da oldukça sıcak neden havuza girip serinlemeyi düşünmüyoruz hep birlikte” deyince Ayla hanım, hepimiz bir anda durakladık. “eee bunun için yanlarında kıyafetleri yok, hatta Nil ve Nur için senin gardrobundan bir şeyler uydurmuştum” diyerek ilk konuşan Altan bey oldu. “Aaaaaaa bende, gözüm bir yerden ısırıyor bu kıyafetleri diyordum, hahahahah, iyi etmişsin canım, pek de yakışmış hanımlara. Peki, napalım yani şimdi, böyle sıcakta durulmaz ki canım, Altan sen misafilere senin dolabından bende benimkilerden bir şeyler uydurayım da halledelim bu sorunu. Biraz yüzer serinleriz, ne dersiniz?” diye ısrar edince, bizede kabul etmekten başka çare kalmamıştı sanırım. Aslında içimizi birde korku sarmıştı. Şehvet fırtınası içerisinde geçirdiğimiz gecenin izleri hala bedenlerimizde duruyordu. Ayla hanım bunları görüp durumu anlarsa mahvolurduk o zaman, ama yapacak bir şeyde yoktu zaten.
Altan beyle Ayla Hanım villaya geri dönüp bizi yalnız bırakırken, bizde kendi aramızda tekrar kadeh kaldırıp şampanayalarımızı keyifle yudumlamaya devam ettik. John bana dönüp “Ayla hanımın güzelliği karşısında adeta büyülendim, bu kadar güzel kadınlara sahip olduğunuz için çok şanslısınız” dedi. Nil hemen atılıp, yanağına küçük bir buse kondurdu “Sizde çok naziksiniz, gerçek bir İngiliz centilmenisiniz.” diyerek karşılık verdi. Kısa bir süre sonra Altan Bey elinde bermuda şortlarla bizim yanımıza doğru yakaşırken, Ayla hanım da villanın kapısından seslenip karımı ve baldızımı yanına çağırdı. Biz üzerimizi havuz kenarındaki kabinlerde değişirken, kızların mayo seçenekleri fazla olduğu için onlar üzerlerini içeride değişeceklerdi.
Altan Bey bermuda şortlarımızı dağıttı, bizde kabinlere yöneldik, kendisi üzerini içeride değişmişti zaten. Bizi beklemeden havuza doğru yönelip kendini serin suların içerisine burakmıştı bile. Biz erkekler kısa sürede üzerimizi değişip havuz kenarına dizildik ve sırayla havuza atlayıp hemen yüzmeye başladık. Birkaç turdan sonra, dışarı çıkmak için merdiven basamaklarını çıkarken, Ayla hanım ve bizim hatunlar birer manken edası ile kıvırarak yaklaşıyorlardı havuz kenarına. Bir anda içimi korku kapladı. Ayla hanım acaba kızların vücutlarındaki lekeleri görmüş durumu anlamışmıydı. Heyecan içinde ürperdim, nefesimi tutmuş bize yaklaşmalarını bekliyordum. Sonucu ancak o zaman anlayacaktık.
Ayla hanım askılarını tekrar omuzuna yerleştirmiş, karıma benzeri bir mayo, Nur’a oldukça cesur bir bikini vermişti. Bu kimin tercihi idi bilmiyorum ama baldızın iri memelerinin uçlarını sadce küçük bir üçgen parça tutuyor, aynı üçgenlerden birer adette önünü ve arkasını kapatmaya yarıyordu. Geniş kalçalarını son derece seksi bir şekilde kıvırarak yürüyor, memeleri bir sağa bir sola sallanarak yüreğimizi hoplatıyordu. Nil’in üzerindeki mayo Ayla hanımınkine oranla daha kapalı idi ama oldukça transparan bir kumaştan yapılmıştı. İri göğüs uçları bu mesafeden bile rahatça görülüyor, bacakarasında ise amcığının dudakları arasına sıkştığı için deve tırnağı tabir edilen görüntüyü resmediyordu. Gözlerim fal taşı gibi açılmış onları seyrediyordum ki Altan beyin gür sesi yükseldi arkamdan ’’heeeeey, hanımlar güneşin sıcaklığı sizinkinin yanında bir hiç kalır, muhteşemsiniz hepiniz deyip” alkışlarla karşıladı bayanları. John ve Allan da bu alkışlara hemen katılıp hanımları büyük bir iltifat yağmuruna tuttular.
Ortalık yeniden neşelenmişti. Ayla hanımda herhangi bir bozuk ifade olmadığı için herşeyin yolunda olduğunu anladım. Dikkatimi çeken başka bir şey de, kızların morlukları yok ettikleriydi. Anlaşılan bir yolunu bulup fondeten ile kapatmış olmalıydılar. Sıra ile havuza girdiler, John ve Allan’da onlara yüzme sırasında eşlik etmişler, bizde patronumla beraber birer şampanya doldurup kenardan seyretmeye koyulmuştuk. Havuz içinde huriler yüzüyordu sanki suya dalarken ayrı, sudan çıkarken apayrı bir manzara yüreklerimizi hoplatıyor, ortalığa serilen kalçalar, dışarıya fırlayan memeler, playboy partilerini anımsayıtordu. Aslında dün geceki sıcak, şehvetli ortamla şimdiki ortamın alakası yoktu tabiki. Ama hem misafirler hem de patronum ve ben Ayla hanımın varlığı ile ortamın ciddiyetinin korunması gerektiğini biliyorduk.
Yarım saate yakın br süreyi geride bırakmıştık. Altan beyle ikimiz koyu bir sohbete dalmış, dün geceki şehvet anlarından, misafirlerin havasından ve gelişecek olan işbirliğinden, kısaca her telden konuşmuştuk. Havuzdakiler de yorulup dışarı çımışlardı. Ayla hanım önde, arkasından baldızla karım yan yana, en arkada da John ve Allan bize doğru yürüyorlardı. Baldızım ve karımın üzerindekiler tüm seksapelitelerini ortaya dökmüş, biz erkeklerin ağız sularını seller haline getirmişti. Nur’un üçgenleri yuvarlaklarını gizleyemiyor, erotik bir tanrıça edasıyla yürüyordu. Karımın mayosu ise transparan bir kumaştan yapıldığı için, suya girince sanki tamamen şeffaflaşmış, adeta çırılçıplak yürüyordu. Vücudunda tek bir tüy tanesi olmadığından bembeyaz teni tüm girinti ve çıkıntılarıyla mayonun altından bize bir göz ziyafeti sunuyordu. Göğüs kenarlarındaki yuvarlaklar ve mızrak gibi dimdik olmuş meme uçları ise öldürücü darbeyi vuruyordu.
Bu göz ziyafeti kurulanma esnasında da devam etti tabiki. Havlular vücutların üzerinde gezdikçe, kumaş parçaları sıyrılıyor, kalçalar ve göüsler yeni erotik fırtınnalar yaratıyorlardı. Şimdi hepimiz akşam için plan yapmaya başlamıştık. Bu misafirlerin son gecesiydi. Bir farewell gecesi şekline dönüştürmek istiyorduk. Şöyle osmanlı gecesi tarzında dansözlü falan bir eğlence olsun diye düşündük Altanbeyle ikimiz. Ayla hanımda fikre onay verince, misafirlere teklif ettik. Son derece memnun bir şekilde kabul ettiler. Bu tarz şovların yapıldığı bir yere rezervasyon yaptıktan sonra limousin ile şehre dönmek üzere Atan beylerden ayrıldık. Baldız, karım ve ben Yeşilköyde indik, misafirler otele devam ettiler. Limousin misafirleri bekleyip gece kulübüne getirecekti. Bizde evde üzerlerimizi değişip oaraya kendi aracımızla ulaşacaktık. Saat akşam 7 civarındaydı. Evde hızlı bir banyodan sonra saç, makyaj, kıayfet seçimi için yaklaşık bir buçuk saatlik süre geçmişti. Karım ve baldızım yine şık kıyafetler seçmiş, koyu makyajlar, seksi parfümler ve orijinal saç şekilleriyle birer manken havasına bürünmüşlerdi.
Saat 21.30 civarında gece kulübünde buluştuk. Bize ayrılan özel masa sahnenin hemen kenarındaydı. John ve Allan’da aynı anda varmışlardı lokale. Hep beraber yerlerimizie oturup, içkilerimizi ısmarladık. Türk rakısı misafirlerin artık vazgeçilmez içkisi halini almıştı. Geceye yine damgasını vuran içecek olarak bolca ısmarlandı. Türk mezeleri ve yemekleri ile bezenmiş menünün sunduğu lezzetleri birer bier tüketip, sahnede sırayla yerini alan şovlarıda ilgi ile izliyorduk. Misafirer özellikle göbek dansı şovlarından çok heyecanlamışlardı. Dün gece karım ve baldızımın yaptığı şovlardan tecrübeleri vardı, ancak burdakiler sadece bahşiş kabul ediyorlardı. Bu konuda John ve Allan’ı uyarmıştık. Rakı bardakları hızla şerefe kaldırıyor, ilerleyen saatlerde yudumlamalar fondiplere dönüşüyordu.
Son dansözün şovu en seksi olanıydı. Bir ara Nur’un elinden tutup onu da sahneye çekti ve gerisini artık siz tahmin edin. İkiside elektrik verilmiş gibi kıvırıyorlardı sahnede. Nur’un şovu dansözünkünden daha az ilginç değildi, ancak elbisesi o kadar rahat değildi tabiki. Yine eteklerini alttan tutup beline yakın bir yerden sıkıştırmıştı. Kalçalarını savuruyor, memelerini titretiyor, müthiş erotik manzaralar sunuyordu. Salondan dakikalarca süren müthiş bir alkış tufanı koptu şov sona erdiğinde. Sanki planlanmış şovun bir parçası gibiydiler.
Vakit gece yarısını geçmiş, sahnedeki orkestranın çaldığı slov şarkılarla tüm müşterileri sahneye dansa davet ediyordu. John Nur’u dansa kaldırdı, bende Nil’le birlikte kalktım. Biraz çakırkeyif olmuştuk, loş ışık ortamı ve slov müzik ile olduğumuz yerde biribirimize sıkıca sarılmış dönüp duruyorduk. Nefeslerimiz birbirine karışmış, gözlerimizi sarhoşluğun etkisiyle yarı baygın bakıyordu.
John Nur’un kalçalarını avuçları arasına almış sıkıyordu, bir ara dudaklarının birleştiğini gördüm. Kısa bir müddet sonra Allan bitiverdi yanımızda, karımı bir sonraki dans için benden ödünç istiyordu. Gülerek değiştik yerlerimizi. Kenardan onları seyre koyuldum. Büyük bir keyifle dans ederlerken, mutluluktan uçar gibiydiler misafirlerimiz. Allan’ın boyu karımdan biraz kısa kalıyordu, oda John gibi Nil’in kalçalarını avuçlamış, kafasını da memelerinin arasına yerleştirmiş erotik bir dans sergiliyorlardı. Karımın seksi ten kokusuyla karışık parfümünü derin derin içine çekiyordu. Yarım saate yakın dans ettiler misafirler, karım ve baldızımla birlikte. Saat geceyarısını geçmişti. Dans esnasındaki bu yakınlaşma alevlendirmişti ortalığı yeniden. Masaya döndüklerinde Johnn ve Allan hep beraber otele dönüp kaldıkları suitin balkonunda ay ışığı eşiliğinde bir kahve içmeyi teklif ettiler. Kısa bir gülüşme ile fikir kabul edilip hemen Hilton oteline doğru gitmek için tekrar limousine bindik. Mesafe zaten oldukça kısa idi, aslında yürüyebilirdikte ama kafalar oldukça iyi olmuştu ve yolda bir sorun yaşayabilirdik.
Kısa bir süre sonra, deniz manzaralı suit dairenin geniş balkonundaydık. Aslında kahve içmek istiyorduk ama John birer kadeh viskiyi doldurmuş sıradan dağıtıyordu bile. Yeniden geçirilen güzel anların şerefine kadehler kalkmış, neşeli kahkahalar ile viskilerimizi yudumluyor, sarmaş dolaş denizin üzerinde vuran nefis ay ışığını seyrediyorduk. Oldukça romantik bir manzaraydı karşımızdaki, ılık bir yaz rüzgârı tenlerimizi yalarken içimizi ürpertiyordu. Odadaki stereodan yayılan nefis blues müzik ise alıp götürmüştü hepimizi gerçek yaşamdan rüyalar âlemine. Nur iyice kafayı bulmuştu, Johnla derin derin öpüşüyorlardı, Allan’da baldıza arkadan sarılmış beline kadar topladığı eteklerin altından kalçalarını okşuyordu. Nil’le birlikte onları seyrederken gülerek şakalaşıyorduk. Ben de karımın dekoltesinin içine dalmış sağ memesini çıkartıp ucunu dudaklarımın arasına hapsetmiştim çoktan.
Hepimiz bu büyülü atmosferin etkisine kapılıp kendimizi yeni bir şehvet fırtınasının içinde bulmuştuk. Artık kelimeler yerini dokunuşlara bırakmıştı. Vücutlar birbirine dolanmış, kollar adeta bir ahtapot gibi sarmıştı bedenleri. Hepimiz aynı şeyi düşünüyor, saatlerdir bu anın gelmesini beklediğimizi hissediyorduk. Vücutlarımız aşka susamış, tenlerimizi birbirine değdikçe sihirli bir elektrik akımına kapılmış gibi titriyorduk. Hafta sonu boyunca geçirdiğimiz o dehşet sevişme saatleri, şiddetli orgazmlar sanki tamamen unutulmuş, şu anda yeni tanışıyormuşuz gibi heyecanlıydık. Peki, neydi bizi bu kadar heycenlandıran. Daha iki gün evvel bu insanlar yoktuki hayatımızda, hiçbir cinsel fantezimiz içerisinde de böyle bir sahne olmamıştı. Ancak aşkın etkin büyüsü yine ruhlarımızı etkilemiş, sağlıklı bedenlerimizdeki hormanların aniden faaliyete geçmesini sağlamıştı. Eros yine kalbimizden vurmuştu hepimizi.
Çok geçmeden giysiler bedenlerden adeta koparılarak alınmaya başlanmıştı. Artık balkonun sert zemini yerine, yatak odasındaki Amerikan tarzı dev yatağın üzerinde yeni bir aşk destanı yazmak için soyunmuş savaşçılara benziyorduk. John ve Nur yan dönerek 69 pozisyonunda birleşmişler Alan’da baldızın kalçalarının açıkta kalan kısmına başını gömmüştü. Bacakları aralık olan Allan’ın sertleşmiş sikine ise Nil saldırdı. İki eliyle kavradığı yarrağı ağzına alırken, dirseklerinden destek alıp dizlerinin üzerinde kalçalarını havaya kaldırmış arkasını bana sunuyordu. Bense yatağın kenarında ayakta durmuş karımın kalçalarının arasından görünen amına başımı gömerek yalıyor, emiyordum. Herkes biribiri ile ilişki içinde tam bir orgi havasındaydık. Kısa zamanda inlemelerimiz artmıştı. Geniş bir suit dairede kaldığımız, ayrıca yandaki odanın da bize ait olduğu için başkalarının bizi duyma ihtimali de yoktu.
Cinsel organlar ile dudakların birleşmesi oluşturdukları tükürüklü kaygan ortamdan dolayı sesler çıkarıyor, şehvet dürtülerimizi oldukça uyarıyordu. Sarılmalar daha ateşli bir hale gelmiş, bedenler ise cinsel uzuvları bir an önce birleştirebilmek için kıvrım kıvrım kıvranıyordu. Nil’in vajinası iyice ıslanmıştı, parmaklarımı içine doğru birkaç kez sokup çıkararak ilişkiye hazır olduğundan emin oldum. Allan ve John’da baldızın ön ve arka deliklerini yeterince hazırlamış olacaklar ki, Nur’un zevk çığlıkları atarak kalçalarını iki adamın arasında hızla kıvırdığını görüyordum. Daha fazla beklemeden içine girmeliydik, alev alev yanan muhteşem kadınların.
Yatak geniş olmasına rağmen hepimizin uygun bir pozisyon alabilmesi için yeterli bir alana sahip değildi. Bu nedenle kızlar arkaları yatağın kenarına gelecek şekilde doggy pozisyonunda yerleşip, Allan Nur’un ben de karımın arkasında ki yerlerimizi aldık. John yatağın üzerinde kalıp kızların önünde, sikini onlara doğru uzatmış duruyordu. Karım ve baldızım kendilerine sunulan bu haşmetli organı sırayla ağızlarına alıyor, yalıyor, emiyorlardı.
Doğrusu gerçekten görülmeye değer bir sahneydi. Önümüzde karım ve baldızıma ait iki nefis amcık vardı, bizde onların içine bütün gücümüzle girip çıkyıor, zevk içinde inliyorduk. Arkalarındaki bu müthiş tahrike daha fazla dayanamayan kızlar ayni anda orgazm oldular. John’un yarrağı Nur’un ağzında hapsolmuş, delice emiliyordu. Baldızın bu şehvetli görüntüsü beni çılgına çevirmişti. Allan’a işaret edip yer değişmek istediğimi söylemiştimki oda karımın arkasına geçmek için zaten can atıyormuş. Büyük bir hızla yerlerimizi değiştik. Ben yine sevgili badızımın geniş kalçalarını sıkıca kavramış alev gibi yanan amcığına daldırmıştım yarrağımı. İçinde kayar gibi tam dibini bulmuştum bir seferde. Başı rahim ağzına değmiş olacakki biraz öne çekti kendini irkilerek. Taş gibi kalçaları sıkıca kavramıştım. Aletimi ömür boyu içerisine hapsetmek ister gibi hareketsiz tutuyordum Nur’un içinde. Allan da Nil’in arkasına yerleşmiş, amcığına hızla girip çıkarken bir parmağınıda arka deliğine sokmuş aynı anda orayı da tahrik ediyordu. John’un aleti şimdi karımın gırtlağına kadar girmiş hareketsiz bekliyordu. Yine şaşırtmıştı beni Nil, O’nu benim aletimle hiç böyle derin bir oral deneme esnasında görmemiştim. John yavaşça dışarı çekip sonrada yeniden hızlanmıştı Nil’in ağzıın içerine doğru.
Nur amcığını iyice yapıştırmıştı kasıklarıma, sikimi içinde daha iyi hissedebilmek için yavaş yavaş kıvırıyordu kalçalarını. Ben de bir müddet sonra hızlanıp ritmimi iyice artırdım. Baldız amcığına uygulanan bu müthiş tahrikin etkisiyle aşırı dercede uyarılmış çığlık atıyordu. “Ahhhh soooookkk, daha hızlı, durmaaa” diye kendini kaybetmiş bir an önce içine fışkıracak kızgın lavları bekliyordu. John orgazm olmak için yine karımı tercih edecekti sanırım. Bunu ağzında değil başka bir deliğinde yapmak istiyorduki Allan’la yer değiştiler. John vakit kaybetmeden boşalan yere yerleşip karımınn derinliklerine doğru ilerledi. Allan da şu anda kendini zevkten kaybetmiş olan Nur’un yerine karımın önünde yer alıp oral seksin keyfini çıkarmaya başlamıştı bile. Baldız kalçalarını ileri geri oynatıyor, benim kıpırdamama fırsat bırakmadan içine alıyordu patlamaya yakın aletimi. Dönülmez noktaya yaklaştığımı hissetmiştim ki, yine baldızın üzerine kapaklanıp ellerimle iri memelerini kavramıştım. Avuçlarımın arasına almış sıkıp bırakıyordum. İnanılmaz keyif alıyordum bu pozisyondan. Birden penisimin baş kısımı yanmaya başlamıştı ve ardından boğazımın derinliklerinden gelen bir hırıltı ile baldızımın içine boşalmaya başladım. Artık kıprıdamıyor, organımı bu sıcacık aşk tünelinin dibine kadar sokmuş peş peşe fışkırtıyordum spermlerimi içine. Tüm vücudum kasılmıştı, ateşiyle bedenimdeki enerjiinin tamamını tüketmişti baldız. Dudaklarımı ensesine yapıştırdım derin derin emiyor öpüyordum. “Öldürdün, mahvettin beni, gizli cennetinin kölesi oldum artık” diye fısıldıyordum kulağının dibine. Şeytani bir gülümseme ile karşılık vermişti bana. Yarrağım hala dimdik duruyordu içinde. Sıcaklığı ve sıkılığıyla beni uyarmaya devam ediyordu Nur’un amcığı. Bir iki kez ileri geri kıpırdanıp sonrada dışarı çektim kendimi. Benim boşalttığım yere henüz orgazm olamayan Allan yerleşti hemen, ama Nur’u misyoner pozisyonunda becermek istiyordu. Güzel yüzündeki o şehvetli ifadeyi görmek, iri memelerinin dalgalanmasını seyretmek, bal dudalarını da emmek istiyordu. Rekor sayılacak kısa bir sürede, bacaklarının arasına yerleşip elleriyle de o muhteşem göğüsleri kavramıştı bile Allan. Nur’un nefesi kesilmişti adeta, peşpeşe, içine giren yarrakların yarattığı etk**en.
John’la Nil de pozisyon değiştirmişler, karım yatağa sırtüstü uzanan John’un üzerine oturmuş seri bir şekilde aşağı yukarı kalkıp iniyordu. Elleriyle John’dan destek almış amcığı ile John’un iri yarrağını vakumluyor, bir an önce içini boşaltmaya çalışıyordu. Karımın başka bir erkeğin üzerinde bu kadar ateşli davranıyor olması beni yine ateşlemişti. Daha yeni kuvvetli bir orgazm omama rağmen, Nil’in bu görüntüsü beni çıldırtmaya yetmişti. Ne olursa olsun onun bu ateşini söndürmek için John’a yardım etmem lazımdı. Karımın kalçalarına yaklaştım, biraz çömelerek sıkıca kavradığım yarrağımı göt deliğinin üzerine dayadım, bu termasla irkilmiş bir anda hareketsiz kalmıştı. Benimde beklediğim andı bu. O’nu ve John’u daha fazla hareketsiz bırakıp sevişmenin ritmini bozmamak için bir hamlede daldım spermler ve salgılarla iyice ıslanmış bu küçük göt deliğinin içine. Karım şimdi John ve benim aramda tost olmuştu. İçine aynı anda giren iki yarrağı hissedebilmek için yavaşça öne ve arkaya kısa hareketler yapıyor, zevk çığlıkları atıyordu. Arka deliği o kadar sıkıydı ki aletim içeride patlayacak gibi olmuştu. O derece de sıcaktı ve bu sıcaklık zevkten iyice şişmiş olan yarrağımın damarlarında akan kanı iyice hızlandırıyordu. Nerdeyse erimek üzereydim karımın götünün içinde. John’unda durumu sanırım aynı olmalıydı. Kısa ve seri hareketlerle Nil’in içerisine girip çıkıyor, dudaklarını yapıştırdığı meme ucunuda büyük bir hırsla emiyordu.
Karım ve John aynı anda sarsılmaya ve sesli bir şekilde boşalmaya başladılar. Nil’in bu kaçıncı orgazmıydı, sayısını unutmuştum. Nerdeyse 36 saattir hipnotize olmuş gibi sevişmekten başka bir şey yapmıyorduk. Sanki dünyanın sonu gelmişti ve hepimiz sevişerek ölmek istiyorduk. Onlar orgazmlarının keyfini çıkarırken bende karımın arka deliğinden yavaşça dışarı çıktım. John hala karımın amcığının içindeydi, ama ben farklı bir şey yapmak istiyordum. Aynı yere bende girecektim. İki elimle sıkıca kavradım yarrağımı dibinden ve amının içine doğru bastırdım. Nil şaşırmıştı “heeeeeeeyy, napıyorsun beeeeee, delirdin mi sen çek şunu” diye bağırdı. Ama ben onu duymuyordum bile. John’un siki yumuşamıştı biraz, karımın içindeki spermlerde iyice kayganlaştırmıştı amcığını. Ben az daha yüklendim ve başı John’un aletinin üzerinden kayarak vajina duvarlarını iyice açıp içeri dalmıştı bile. “Ahhhh, manyak mısın sen be adam” diye ikinci bir protesto geldi Nil’den. Ben ise cevap olarak yine bastırdım sikimi, bu sefer tam dibine kadar girmişti karımın içine. Bende inanamıyordum gözlerime, amcığının dudakları iyice ayrılmış incecik olmuştu kenarları. İçini dolduran iki yarrak orayı öyle bir genişletmişti ki göt deliği dahi dışarı fırlamıştı. Bunu hayatımda ilk defa deniyordum ve başarılı olabildiğim içinde büyük bir zevk almıştım.
Yarrağımın üzerindeki basınç inanılmazdı. Organım patlayacak hale gelmişti, bir kaç kez gidip geldim daracık aşk tünelinde ve tam boşalmak üzereyken hızla çıktım karımın içinden. Bu sefer üzerine patlatmak istiyordum, ben hızla dışarı çıkarken canı yanmış oda yana devrilmişti, yarı baygın gözlerle bana bakarken ağzı da acıyla biraz açık kalmıştı. Ben hemen doğrulup yüzüne doğru fışkırmaya başlamıştım. Ne olduğunu bile anlayamamış, elleriyle gözlerini korumaya çalışıyordu. Ard arda fışkıran spermler, dudaklarına, çenesine, burnuna, saçlarına yapışıp kalıyorlardı. John’da kendini zor kaçırmıştı, benim makineli tüfek gibi seri atışlarımdan. Nil’in çenesinden memelerinin üzerine damlıyordu spermler. Hem gülüyor, hem de beni yumrukluyordu bir yandan “eşşek, canımı yaktın, ben sana soracağım tüm bunların hesabını” diye de devam etti. Biz John’la Nil’i aramıza alıp ona sarılmıştık, öpüyor okşuyor, gevşemesine yardımcı oluyorduk. Hemen yanı başımızda Allan ise baldızla tek vücut olmuştu adeta. Orgazm olmak için bu defa baldızın iri memelerinin arasını seçmiş, iki yandan sıkıca kavradığı memelerin arasında kaybolan sikini hızla ileri geri hareket ettiriyordu. Nur’un gözleri kapalı, zevkten dudaklarını ısırarak inliyordu. Birazdan boşalacak olan bu ateşli adamın zevk sularını teninin her zerresinde hissedecekti.
Allan hareketlerini bir an yavaşlattı ve sonrada göğüslerin arasından çektiği sikini avucunun içinde hızla pompalamaya başladı. Bağırarak boşalıyordu inliyordu, sikinin içinden spermleri fışkırtırken. Nur ağzını açmış fışkıran bu spermleri yutmaya çabalıyordu. Bir kısmı ağzına isabet ediyor, bir kısmı ise yüzüne boynuna geliyordu. Allan’da boşaldıktan sonra derin bir sesizlik olmuştu odanın içerisinde.
Bu uzun seks maratonundan yorgun düşmüştü vücutlar, ilerleyen gecenin rehaveti ile halsiz kalmıştı bedenler. Karım ve baldızım, bizim, yani üç erkeğin tüm enerjilerini tüketmişler muzaffer bir eda ile gülümsüyorlardı. Yüzlerinde taşıdıkları izler ise ne kadar şehvetli bir gece geçirdiklerini anlatıyoru. Kısa bir zaman geçtikten sonra toparlanmamızı, yarın birlikte seyahat edeceğimiz için eve dönüp eşyalarımı hazırlamam gerektiğini anlattım misafirlere. Yüzlerinde o derece mutlu bir ifade vardıki, hiç ayrılmak istemiyorlardı bu şehvet tanrçalarından. Ama her tatlı rüyanın bir sonu olduğu gibi bu gecenin de sonu gelmişti.
Süratle temizlenip giyindik, bu arada birer nescafe ile yeniden zinde hale gelmiş, Yeşiköye kadar yapacağımız yolculuk için taze güç toplamıştık. Pazartesi günü uçak öğleden evvel olduğundan kızlar havaalanına gelemeyceklerdi ve artık misafirlerle veda vakti gelmişti. Sarılamalar ve öpüşmeler içinde, kısa ama sımsıcak bir veda töreninden sonra terk ettik Hiltıon otelini. Limosinin hala hizmetimizde olması gerçekten güzel bir olaydı. Bize oldukça pahalıya patlamıştı, ancak mükemmel bir etkisi vardı. Eve vardığımızda gözlerimizi açık tutmakta zorlanıyorduk apartman koridorlarında, daha evin içine girmeden başlamıştık soyunmaya. Saati sabah sekize kurup hemen uykuya dalmıştık. Yada bayılmıştık desek daha doğru olurdu. Uçak İstanbul semalarında alçalırken, Allan ve John’la Londra’da geçirdiğim iki gün geldi aklıma. Yoğun iş toplantıları, finans müzakereleri, fizibilite raporları, ülkeler arası ticari ve hukuk prosedürleri. İstanbul’da ne kadar eğlenceli vakit geçirdiysek Londra’da da tam tersi olmuş işten eğlenceye ayıracak hiç vakit bulamamıştık. Ama ne eğlenceydi İstanbul’da hafta sonu yaşadığımız, sihirli bir rüya gibiydi adeta. Sanki boyut değiştirmiş, gerçek yaşamdan uzaklaşıp farklı bir dünyaya sürüklenmiştik. Cinsel fantezilerin harikalar diyarına. Duyguları kişiselleştirmeden, cinselliği sınırsızca yaşayabilmek, kişilik ya da statü ayırımı yapılmaksızın beğenilerinizi paylaşabilmek. İşte buydu kısaca yaşananların özeti. John bana uçakta şöyle sormuştu “sizlerle birlikte olmak bizi çok mutlu etti. Yeni bir dünya keşfetmiş gibiyiz adeta. Fakat bilmek istediğim bir şey var, sizin swinger olarak daha önce de deneyimleriniz varmıydı. Bu yaygın bir şey mi burada?” Ben de hafif bir tebessümle cevap vermiştim. ”hayır hiç olmadı, swinger olarak yaşayan bir zümre var, bu olgu bize yabancı değil, ancak bizim deneyimimiz ilk sizlerle oldu.” John bu sefer daha da mutlu bir eda ile ”bu şeref bize ait demek, inan şimdi iki kat daha mutlu oldum. Her şey için çok teşekkürler. Sizler bizim için artık çok değerlisiniz.” İnsanlar ne kadar farklı milliyetlere tabi olurlarsa olsunlar, farklı lisanlar konuşup, farklı kültürlere sahip olsunlar, yine de ortak bir uyuşma noktaları vardı demekki. Cinsel fanteziler, yaşamı renkli kılan, ruhu gençleştiren, kişilerin cinsel güvenini artıran. Uçak Atatürk havalimanına inmiş içimi yeniden bir heyecan kaplamıştı, hem işte hemde aşkta kazanmış, şanslı bir insan olarak addediyordum kendimi.
(hikaye tamamen kurgusal, gerçekle bir alakası yoktur)
Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32